Okulda Nanoteknoloji Teach article
Tercüme eden: Züleyha Türkoğlu ve Hikmet Geckil (İnönü Üniversitesi, Biyoloji Bölümü). NanoBioNet’den Matthias Mallmann nanoteknoknolojinin gerçekte ne olduğunu açıklıyor ve sınıf için iki nano-deneyi sunuyor.
Nanoteknoloji, bilim ve siyasette popüler bir sözcük oldu. Bu anahtar teknoloji, sadece tıp ve diğer alanlardaki önemli yeniliklerin kaynağı değil, aynı zamanda 21. yy’ ın temel tartışmalarından biri haline geldi. Avrupa üniversiteleri ve yüksek düzeydeki mesleki eğitim programları zaten bu teknolojiyi geniş ölçüde kapsamaktadır. Ancak, nanoteknoloji sözcüğüne birçok lise öğrencisi aşina olmasına rağmen, konu Avrupa okullarında geniş ölçüde öğretilmemektedir. Bu makale, Avrupa bilim öğretmenleri arasında nanoteknolojinin farkındalığını arttırmak için birkaç insiyatifi özetlemekte ve sınıf etkinliği olarak iki nanoteknoloji deneyi sunmaktadır.
Nanoteknoloji Nedir?
Nanoteknoloji aslında yeni bir şey değildir. Bu teknoloji atom ve moleküllerin 10-9 m (1 nanometre) boyutları ile ilgilidir. Esasen kimyacı, biyokimyacı ve hücre biyologları yüzyıllardır bu ölçekteki yapı ve varlıklarla çalışagelmişlerdir.
Nanoölçekte bir materyalin özellikleri değişebilir. Örneğin sertlik, elektrik iletkenliği, renk ya da materyallerin küçük parçacıklarının kimyasal reaktivitesi onların çapıyla ilişkilidir. Bu nedenle, parçacıkların boyutu 1-100 nm ye azaltarak spesifik bir işlevselliğe ulaşabilir.
İlk nanoteknoloji uygulamalarından biri, Orta Çağ boyunca vitray camlar için kullanılan yakut kırmızısı renktir. Bu renk, altının daha yaygın olarak bulunan katı formunun yerine nanopartikül formlarının kümelenmesinden kaynaklanır. Bu küçük altın parçacıkları uzun dalga boylu kırmızı ışığın geçmesine izin verirken, daha kısa dalga boylarına sahip sarı ve mavi ışığı bloke ederler. Bu sebeple renk, hem ilgili elemente (altın) hem de parçacıkların buyutuna bağlıdır; örneğin gümüş nanopartikülleri sarı renk verir.
Ancak günümüz için yeni olan şey, multidisipliner yaklaşımlarla bu varlıklara ‘bakma’ becerimizdir. 1980’lerin sonunda geliştirilen atomik kuvvet mikroskobu, bilim adamlarına nanometrik ölçekteki yapıları görme imkanı tanırken, taramalı prob mikroskopisi tekniği tek atomların bile araştırılmasını mümkün kılmıştır. Günümüzde biyologlarla kimyacılar hücre zarının sterik etkisini tartışabilmekte, fizikçiler ise bu etki ve etkileşimin in vivo olarak izlenmeesi için araçlar geliştirmektedirler. Nanopartiküller ilaç endüstrisinde (vücudun ihtiyaç duyulan kısımlarına aktif ajanlar dağıtmada), kozmetiklerin ve emülsiyon boyaların ve katalizörlerin optimal üretiminde önemli bir roller oynarlar. Bu nedenle nanoteknoloji, tüm doğa bilimlerini bir araya getirmiş ve farklı disiplinler arasında köprüler kurmuştur.
Okullar için öncelikler
Yaygın olarak sadece ulusal dilde yayınlanmış olsalar da, bilim öğretmenlerine nanoteknolojiyi tanıtmada yardımcı olmak için bazı materyaller mevcuttur. Örneğin, Alman Saarlab Initiativew1 okuldaki bütün sınıflar için laboratuvar günleri düzenlerken, bazı Avrupa bilim müzeleri ve bilim merkezleriw2 nanoteknoloji hakkında halka açık sergiler düzenlemektedir. Bu bağlamda, Alman Nanotruckw3 gibi kuruluşlar halka açık gezici sergiler düzenleyerek insanları konuyla ilgili bilgilendirmektedir. Cambridge Üniversitesiw4 gibi bazı üniversiteler okul, seminer, interaktif ders, işyerlerini ziyaret gibi faaliyetlerele konu hakkında bilgi sunmaktadır. Ayrıca okullar ve öğrenciler için bilgi, oyun ve film sağlayan pek çok online kaynak bulunmaktadırw5.
Bu boşluğu doldurmak için NanoBioNet eVw6, öğretmenler için sadece eğitim ve mesleki kursları sağlamakla kalmadı aynı zamanda nanoteknoloji hakkında okuldaki öğrencileri eğitmek için çok dilli (Almanca, İngilizce, Fransızca) deneysel malzemeler (NanoSchoolBoxw7) geliştirdi. NanoSchoolBox’taki deneylerin bazıları konuyu göstermek için uygundur; diğerleri çok fazla hazırlığa gerek duymaksızın öğretmenlerin gözetiminde uygulanabilir.
Deneysel okul malzemesi, aşağıdaki konularla ilgili 14 deney ve beş gösteri içermektedir:
- Nanotabakaların teknik uygulamaları ve lotus etkisi
- Nanoteknoloji sayesinde işlevsellik (nanoteknolojik kaplamaların farklı etkilerini gösterme, örneğin çizilme direnci, indiyum kalay oksit sayesinde elektrik iletkenliğinde artma ve yangından koruma)
- Nanoteknolojide titanyum dioksidin kullanımı
- Ferrofluidler
- Nanoölçekli altın kümeleri
Deneyler her ne kadar özellikle kimya derslerine yönelik olsalar da, nanoteknolojinin interdisipliner doğası, bu uygulamaların bazılarının fizik ve biyoloji sınıfları için uygun olduğu anlamına gelir. Aşağıda iki örnek bulunmaktadır.
Ferrofluidler
Hidrokarbon bir sıvıda süspansyonu yapılan kobalt, nikel veya demirde olduğu gibi, ferrofluidler aşırı küçük ferromanyetik partiküllerin koloidal dağılımlarıdır (yani, dış manyetik alanlar tarafından kalıcı olarak magnetize edilebilen parçacıklar). Bir araya topaklanıp yığınlar oluşturmalarını engellemek için parçacıklar sürfaktanlarla (yüzey etkin maddelerle) kaplanır. Ferrofluidler sıvı formda manyetik karakter gösteren yegâne materyallerdir.
NanoSchoolBox kiti hem deneyi gerçekleştirmek için ferrofluid, hem de laboratuarda kendi ferrofluidlerinizi nasıl yapabileceğinize dair açıklamalar içermektedir. Ferrofluidler FerroTec GmbHw8’dan da sağlanabilir.
Bu basit deneyde, ferromanyetik partiküller bir mıknatıs etrafındaki manyetik alan hatlarında kendilerini sıralarlar ve böylece ferromanyetik partiküller manyetik alanı görünür yaparlar.
Materyaller
- Ferrofluid
- Ağzı kıvrımlı cam tüp
- Yüzey aktif madde ( sürfaktan)
- Mıknatıs
- Pipet
- Su
Yöntem
- Tüpün dörtte üçünü su ile doldur ve 2-5 damla sürfaktan ekle.
- Pipetle dikkatlice birkaç damla ferrofluid ekle. Ferrofluid tüpün dibinde çökelir.
- Tüpü sıkıca kapat.
- Mıknatısı ferrofluide yaklaştır.
Parçacıklar (partiküller) manyetik alanda kendilerini sıralamaya çalıştıklarında “kirpi” benzeri tipik uzantılar oluşur. Bu dikenler manyetik alan hatlarına tekabül eder (bkz. üstteki görüntüler). Sıvıların yüzey gerilimi ve yerçekimi, manyetik alana karşı koyar. Üç kuvvete bağlı olarak bu durum, sıvıda düzenli yapılar oluşması ile sonuçlanır.
- Mıknatıs yardımıyla ferrofluidi suyun içerisinde hareket ettirmeye çalışın. Mıknatısın ferrofluidin yüzeyine paralel ya da dikey olmasına bağlı olarak, manyetik alanların yönü değişir ve bunun sonucu olarak sıvının yönü de değişir.
- Ferrofluidi suda dağıtmak için tüpü yavaşça sallayın. Ferroparçacıklar erimediği için sonunda dibe çökerler. Bu süreci bir mıknatısla hızlandırarak güzel etkiler gözlemleyebilirsiniz. Bunu yapmak için mıknatısı tüpün yanına hızlıca yaklaştırıp geri çekin. Bu şekilde ferrofluidleri hızlandırıp kümeler, çizgiler ve bulutsu yapılar üretebilirsiniz.
Güvenlik notları
- Ferrofluidler temiz bir ortamda ve dikkatle ele alınmalı çünkü bu maddeler kalıcı lekeler bırakırlar.
- Laboratuvar önlüğü, eldiven, koruyucu gözlük giyilmeli, eğer cilt bir ferrofluidle temas ederse o alan sabunla ve bol su ile yıkanmalı.
- Buharlaşmayı önlemek için ferrofluidleri kapalı kaplarda tutulmalısınız.
- Ferrofluidler ve bunlarla kirlenen malzemeler motor yağı gibi muamele edilmeli (yani, bir toplama noktası ya da tehlikeli atıkların toplandığı bir yere bırakılmalıdır), lavabolara dökülmemelidir.
Nanoölçek altın
Bilim adamları, biyomolekülleri ortaya çıkarmak için altın parçacıklarının ışığı emici (soğurucu) özelliklerini kullanırlar. Örneğin, antikorlar altın parçacıklarıyla işaretlenebilirler. Beyaz bir ışık onların üzerine verildiğinde, metal parçacıkların kırmızı rengi görünür. Evde yapılan bazı gebelik testleri bu mantığa dayanır. Burada, altın parçacıkları test şeridi üzerinde hassas bir şekilde yayılmıştır.
Örneğin UltiMed® gebelik testi, gebeliğin erken dönemlerinde uterusun iç zarı ve döllenmiş yumurta tarafından yapılıp salınan insan koryonik gonadotropin (hCG) hormonunu belirleme prensibine dayanır. hCG, iki alt birimden oluşur: a ve b. Test şeridinde, hCG’nin a altbirimleri sabitlenir ve gebeliği gösteren bir kırmızıçizgi şeklinde kendini ortaya koyar. Şeridin başka yerinde, hCG’nin b altbirimlerine spesifik olan koloidal altın parçacıkları ile işarteli monoklonal antikorlar bulunur.
Şerit idrara daldırıldığında sıvı, kılcal hareketlerle altın işarteli partiküllerin şerit boyunca hereketine imkân tanır. Eğer idrar hCG içeriyorsa (yani, kadın hamile ise) hCG’nin b altbirimleri altın işareteli partiküllere bağlanır. Altına bağlanmış b altbirimleri, sabitlenmiş olan a altbirimlerine ulaştığı zaman, a ve b altbirimleri birbirine bağlanarak bir altınhCG kompleksi oluştururlar. Eğer hCG’nin konsantrasyonu yeterince yüksekse, kompleks kadının hamile olduğunu gösteren kırmızı bir çizgi olarak görünür. Ortamdaki diğer fazla altın partikülleri ikinci çizgiye bağlanır ve testin (pozitif ya da negatif) doğru gerçekleştiğini gösterirler.
Aşağıdaki deneyde, tipik yakut kırmızısı rengi ile kolayca ayırt edilebilen nanoölçekli altın kümeler üreteceğiz. Burada tanımlanan nanoölçekli altın üretmenin bir yolu, sitrat metodudur. Bu metot, solüsyonda koloidal altın veya altın kümeleri üretmeyi kapsar.
Bir küme ya da nanopartikül 3 ila 50,000 atomun toplamıdır. Altın nanopartiküllerinin çapı genellikle 12-18 nm’dir. Eğer altın kümeleri üç boyutlu başka bir fiziksel ortamda dağıtılırsa bütün sistem bir kolloid olarak bilinir.
Deney tetrachloraurate ile gerçekleştirilen bir redoks reaksiyonuna dayanır (bu madde aynı zamanda tetrakloraurik (altın) asit veya tetrakloraurik (III) asit trihhidtart (III) olarak da bilinir). Bu redoks (indirgenme-yükseltgenme) reaksiyonunda altın iyonları atomik altına indirgenir ve dolayısı ile atomik altın kümleri oluşur. İndirgeyici sodyum sitrat (trinatriumsitrat dihidrat olarak da bilinir), sadece altını indirgemekle kalmaz aynı zamanda oluşan altın kümelerinin kararlı halde tutulmasını da sağlar.
İndirgeyicinin eklenmesi ile metal iyonlarının atomik koagülasyonu (kümelenmesi) durdurulur ve sonuç bir ligand kılıfla kaplanmış koloidal bir kümedir.
Bu kolloidler Tyndall etkisiyle belirlenir. Bu durum, ışık koloidal bir süspansiyon boyunca geçirildiği zaman görülür: Görünen ışık, süspansiyon halinde olan ve çapları ışığın dalga boyu ile aynı olan (400-800 nm) mikroskopik küçük parçacıklar (partiküller) tarafından dağıtıldığından, ışık yolu görülebilir. Bunun tersine, ışık kolloidler (ör., mürekkep) içermeyen bir solüsyondan geçirildiği zaman, dağılmadan tamamen geçer bu yüzden ışık yolu görünmez.
Materyaller
- Altın klorid solüsyonu, HAuCl4 (20 ml H2O da 0.1 g altın klorid)
- Sitrat solüsyonu, C6H5Na3O7 x 2 H2O (0.5 l H2O da 5.7 g, filtrelenmiş)
- Distile su
- Elektrikli ocak ya da daldırmalı ısıtıcı
- Karıştırmak için (kaşık, karıştırıcı v.b), ideal olarak ısıtılabilir manyetik karıştırıcı
- 1 adet ateşe dayanıklı beher
- Termometre (100 °C ye çıkabilen)
- Lazer pointer (isteğe bağlı)
Güvenlik notu:
altın klorid eğer yutulursa zararlı ve yakıcıdır.
Yöntem
- 28 ml distile suya 0.5 ml (yaklaşık 15 damla) altın klorid solüsyonu ekle.
- Solüsyonu elektrikli ocakta ya da karıştırıcı da 100 °C’ye ısıt.
- Solüsyon 100°C’ye ulaşıp kabarcıklar oluşmaya başladığında mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde 1.5 ml sitrat solüsyonu ekle ve iyice karıştır.
Altın klorid solüsyonunun ilk oluşan kırmızı rengi koyu kırmızıya dönünceye kadar yoğunlaşır. Bu 85-90 °C arasındaki sıcaklıklarda yaklaşık 5 dakika alırken, 100 °C’de reaksiyon daha hızlı gerçekleşirr.
Oluşan parçacıkların büyüklüğüne bağlı olarak kırmızı renk yerine mor renk de elde edebilirsiniz.
- Altın kolloidler Tyndall etkisi ile belirlenebilir. Lazer işaretleyiciyi kullanarak kenarlardan solüsyona ışık tut. Solüsyondan geçtiği bölge boyunca ışık yolu görülebilir.
Ek Deneyler
Karşılaştırma için, 50 ml distile su ve 0.5 ml altın klorid solüsyonuyla deney tekrarlanır. Oluşan renk değişimi için gereken zaman karşılaştırılır.
Bir başka deneyde, sitrat konsantrasyonunu arttırırsan kolloidler farklı boyutlardaki kolloidlerin bir sonucu olarak koyu mor bir renk alacaktır.
Ayrıntılı bilgi
Ayrıntılı bilgi için, lütfen aşağıdaki adresle irtibata geçiniz NanoBioNet eV: www.nanobionet.de
Email: info@nanobionet.de
Tel: +49 (0)681 685 7364
Web References
- w1 – Saarlab Initiative için Almanca websitesi: www.saarlab.de
- w2 – Avrupa bilim merkezleri için kurulan Ecsite websitesi: www.ecsite.net
- w3 – Nanotruck website ( İngilizce ya da Almanca): www.nanotruck.de
- w4 – Cambridge Üniversitesi’nin nanobilim ile ilgili websitesi: www.nanoscience.cam.ac.uk/schools
- w5 – Okullar için nanoteknoloji hakkında yararlı bağlantılar: www.nanoscience.cam.ac.uk/schools/links.html
- w6 – NanoBioNet websitesi: www.nanobionet.de
- w7 – NanoSchoolBox ile ilgili daha fazla bilgi: www.nanobionet.de/12105_11931.htm
- w8 – Ferrofluidler FerroTec GmbH’den sağlanabilir: www.ferrofluid.de
- w9 – Nanobiyoteknolojide ilk Avrupa Mükemmeliyet Ağı, Nano2Life: www.nano2life.org
Resources
- Capellas Espuny M (2003) Renaissance artists decorated pottery with nanoparticles. ESRF Newsletter 38: 4-5. www.esrf.eu/UsersAndScience/Publications/Newsletter
Review
Son zamanlarda mode bir sözcük olmasına ve Avrupa vatandaşları (bkz. Eurobarometer 2005 anketi) tarafından ilgi ile bakılmasına rağmen nanoteknoloji, öğrencileri de içine alan pek çok insana için gelecek vadeden bir şeyler anlamına gelmektedir.
Antik Vitray camların yapımıyla başlayan Matthias Mallmann’ın makalesi, konuya dostça bir yoll ele almaktadır. Avrupada nanoteknoloji öğretmek için mevcut imkânları sıraladıktan sonra, Matthias Mallmann bu konuda gerçekleştirilebilecek bazı deneyler için kullanılabilecek öğretici materyalleri (NanoSchoolBox) okuyucuya sunmaktadır.
Gerçek yaşam uygulamalarına bağlı olarak nanoteknolojiyi tanıtmak isteyen orta dereceli okul öğretmenlerine bu makaleyi tavsiye ederim. Materyal, tırnak içine alınan web adresleri yardımıyla öğrenciler konuyu derinliğine anlamaları için de uygundur.
Stil ve detay düzeyi ile bu makale, belli bir bilim zemini olan ve ana dilleri İngilizce olmayanlar için uygundur. Örnekler ve verilen öneriler farklı bilim konularını (fizik, kimya, biyoloji) bağdaştırmaya ve ilgili faaliyetleri ileri götrürmeye uygundur.
Giulia Realdon, İtalya